-
1 kıl gibi
как волосо́к тоню́сенький -
2 kil gibi
adj. argillaceous* * *argillous -
3 kıl gibi ince organ
n. stylet -
4 kıl
kıl Körperhaar n; (Pferde- usw) Haar n; (Tier)Wolle f; BOT Flaumhärchen n; adj hären, Haar-; Rosshaar-;kıl gibi haarfein;kıl payı zafer usw ein hauchdünner Sieg usw;-e kıl payı kalmak: -e kıl payı kaldı fast wäre es gekommen (zu); um Haaresbreite;kılı kıpırdamamak keine Miene verziehen;kılı kırk yarmak haarscharf untersuchen;-in kılına dokunmamak jemandem kein Härchen krümmen -
5 kıl
гли́на (ж)* * *1.1) во́лос[ы] ( на теле)2) шерсть, щети́на ( животных)3) ко́зий пух4) волосо́к ( растения)2.волосяно́йkıl çuval — волосяно́й мешо́к
••- kıl gibi- kılına dokunmamak
- ölmesine kıl kadar kalıyordu
- kılı kıpırdatmamak
- kılı oynatmamak
- kılı kırk yarmak
- kıl payı kalmak -
6 kıl
1.1) во́лос, щети́наkıl(ını) dökmek — меня́ть шерсть, линя́ть
at kılı — ко́нский во́лос
2) ше́рсть козы́3) волосо́к (растения)2.волосяно́й◊
kıl gibi — как волосо́к, тоню́сенький -
7 tereyağından kıl çeker gibi
с необыкнове́нной ло́вкостью, легко́ и про́сто -
8 tereyağından kıl çeker gibi
adv. swimmingly -
9 tereyağından kıl çeker gibi iş
n. plain sailing -
10 tereyağından kıl çeker gibi
very easily -
11 yağdan kıl çeker gibi
as easy as pie, as easy as falling off a log -
12 cımbız
1. ملقط [مِلْقَط]Anlamı: kıl gibi ince şeyleri tutmak için bir araç, küçük maşa2. منتاف [مِنْتَاف]Anlamı: kıl gibi ince şeyleri tutmak için bir araç, küçük maşa -
13 kılcal
نحيف [نَحِيف]Anlamı: kıl gibi olan, çok ince -
14 domuz
"1. pig, hog, swine. 2. colloq. obstinate; cunning and selfish; spiteful, malicious. 3. colloq. You fink!/You swine! -una colloq. 1. out of spite. 2. out of stubbornness. 3. thoroughly. - arabası truck, low four-wheeled vehicle. - derisi pigskin. - eti pork. - gibi colloq. 1. vicious. 2. viciously. 3. perfectly well, full well (used reproachfully): Kabahatli olduğunu domuz gibi biliyor, ama kabul etmiyor. He knows perfectly well that he´s at fault, but he won´t admit it. - gibi çalışmak to work like mad. - gibi yemek/tıkınmak to pig out, eat like a pig. -un gok dediği yer a very distant place. - kılı pig bristle. -dan kıl çekmek/koparmak to wangle something out of a stingy or disliked person. - yağı lard." -
15 domuz
свинья́ (ж)* * *1) свинья́domuz çobanı — свинопа́с
eti — свини́на
domuz kılı — щети́на
domuz sucuğu — свина́я колбаса́
dişi domuz — свинома́тка
2) проти́вный, упря́мый; вероло́мный челове́к••- domuz gibi çalışırdomuz ne bilir cevherin kıymetini — погов. разбира́ться как свинья́ в апельси́нах
- domuzun gok dediği yer
- domuzdan kıl koparmak -
16 tereyağı
-
17 tereyağı
tereyağı gibi weich wie Butter;tereyağından kıl çeker gibi mit Leichtigkeit -
18 tereyağı
,-nı 1. butter. 2. slang stupid (person.) 3. slang stupid person, blockhead. - gibi very mellow and juicy (pear or apple). -ndan kıl çeker gibi as easy as taking candy from a baby, as easy as falling off a log. -
19 yağ
"1. oil; fat; grease; tallow; suet. 2. (cooking) oil; shortening; grease; fat; lard; butter; margarine, oleo, oleomargarine. 3. auto. motor oil; lubricating grease. - asitleri chem. fatty acids. - bağlamak 1. to get fat. 2. (for oil, fat, or grease floating on a surface) to congeal. -a bala batırmak /ı/ to wine and dine (someone) lavishly. - bal olsun. I hope you enjoy(ed) it (said to someone eating or drinking). - basınçölçeri/- basınç manometresi oil gauge (pressure gauge for oil). - basmak 1. /a/ to fill (a container) with fat, grease, or butter. 2. to get fat. - çekmek /a/ to flatter, butter up; to lay it on. - çubuğu auto. dipstick. - gibi gitmek/kaymak (for a vehicle) to ride smoothly, have a smooth ride. -dan kıl çeker gibi with the greatest of ease, as easy as taking candy from a baby, as easy as falling off a log, as easy as one-two-three. - kutusu mech. crankcase. - süzgeci auto. oil filter. - tulumu very fat person, tub of lard. - yedirmek /a/ to rub oil into (something), oil."
См. также в других словарях:
kıl gibi — ipince, incecik … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıl — is. 1) Bazı hayvanların derisinde, insan vücudunun belli yerlerinde çıkan, üst deri ürünü olan ipliksi uzantı 2) Keçi tüyü 3) sf. Keçi tüyünden yapılmış veya dokunmuş olan Kıl kilim. Sana kız mı verirler / Kıl şalvar giymeyincek. H. Türküsü 4) sf … Çağatay Osmanlı Sözlük
tereyağından kıl çeker gibi — 1) her türlü mecburiyetten, mükellefiyetten ve sorumluluktan kolayca sıyrılarak Tereyağından kıl çeker gibi bu belalı işten sıyrıldı. 2) bir işi kolayca yaparak, becerikli bir biçimde Mehmetlerin askerde dev yapılı kamyonları tereyağından kıl… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılçık — is., ğı, hay. b. 1) Balıkların eti arasında bulunan diken gibi ince ve küçük kemik 2) bit. b. Fasulye, bakla vb. sebzelerin yeşil kabuğunda ve ekin başaklarında bulunan sert ve kıl gibi uzun lif 3) sp. Alttaki güreşçinin, kuyruk sokumunu hızla ve … Çağatay Osmanlı Sözlük
keratin — is., anat., Fr. kératine Tırnak, boynuz, kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde … Çağatay Osmanlı Sözlük
kılcal — sf. Kıl gibi olan, çok ince Birleşik Sözler kılcal boru kılcal damar kılcal etki kılcal kök … Çağatay Osmanlı Sözlük
kilsi — sf. Kili andıran, kile benzeyen, kil gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
arı — 1. sf. 1) Temiz, münezzeh 2) Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis 3) Günahsız Birleşik Sözler arı kil arı sili eteği arı 2. is., hay. b. Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek (Apis mellifica) Birleşik Sözler … Çağatay Osmanlı Sözlük
ot — is., bit. b. 1) Toprak üstündeki bölümleri odunlaşmayıp yumuşak kalan, ilkbaharda bitip bir iki mevsim sonra kuruyan küçük bitkiler Etrafımızda uzun otlar, yalçın kayalar vardı. A. Gündüz 2) sf. Bu bitkilerle yapılmış veya bu bitkilerle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tereyağı — is. Sütten çıkarılan yemeklik yağ, sağyağ, sadeyağ Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tereyağı gibi tereyağından kıl çeker gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
Abdullah Öcalan — Born 4 April 1948 (1948 04 04) (age 63) Ömerli, Şanlıurfa,[1] Turkey … Wikipedia